BABASININ İZİNDE BİR MÜNEVVER: ŞEFİKA GASPIRALI

Dr. Öğr. Üyesi KAMELYA TEKNE

“…Bilmemki benim hatıralarım ve içinde bulunmuş olduğum şartlar,

Türkiyeli insanı ilgilendirecek mi?

Yalnızca günümüzde mi? 100 yıl sonra da ilgi çekecek midir?

Hatıralarım tarihî kıymette olup, 100 yıl sonra da ilgi ile okunacak mı,

yoksa 100 günde unutulacak mı bilmiyorum…

100 gün veya 100 yıl sonra belki unutulur, fakat korktuğum gülünç olmaktır…”

Şefika Gaspıralı

Şefika Gaspıralı Türk Dünyasının modernleşmesini reformcu bir yöntemle ele alan İsmail Gaspıralı’nın, Akçura sülalesine mensup Zühre Hanım ile olan evliliğinden dünyaya gelmiştir. 1886 yılında Bahçesaray’da doğan Şefika Hanım’ın anılarından öğrendiğimize göre aile ortamı dönemin şartları dikkate alındığında oldukça sıra dışı ve çağının ilerisinde yaklaşımlar içeren bir atmosfere sahiptir. Nitekim Şefika Hanım’ın çocukluk ve gençlik yılları Tercüman gazetesinin yayın muhitinde geçmiş dolayısıyla da babası İsmail Gaspıralı’nın gerek yayıncılık sahasında gerekse Cedîdcilik yolunda atmış olduğu ilerici adımların bir parçası olmuştur. Mektebe gitmeden önce okuma yazmayı öğrenen Şefika Hanım babasının yenilikçi eğitim anlayışının neticesinde Bahçesaray’da kızlar için kurulmuş olan ilk usûl-i cedîd mektebinde tahsil hayatına başlamıştır. Türk kadınının sosyal rolünü medenî seviyeye taşımanın ancak eğitimle mümkün olabileceğinin bilinciyle vücut bulmuş olan ve halası Selime-Pembe Bolatukova’nın öğretmenlik yaptığı bu mektep 1893 yılında açılmıştır.

Tercüman gazetesinin taşraya gönderilecek nüshalarının abone adreslerini yazmak suretiyle gazetenin yayın faaliyetine küçük yaşlardan itibaren katkıda bulunarak gereken tecrübeye sahip olan Şefika Hanım özellikle annesinin vefatının ardından gazetenin idarî işleri ile birlikte babasının halkla ilişkiler konusundaki sorumluluğu da üstlenmiştir. 1903 yılında Tercüman gazetesinin 20. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen toplantıyı her boyutuyla organize etmesi sosyo-politik platformdaki ilk tecrübesi olmuştur. Rusya Türklerinin ileri gelen şahsiyetlerinin katılımıyla gerçekleşen bu toplantıda âdeta bir kadınlar kongresini andıran faaliyeti kendisini kanıtladığı önemli ayrıntılardan biridir. Bu toplantı kapsamında erkek katılımcıların eşleri ile kadın sorunları görüşülerek çeşitli kararlar alınmıştır. Aynı zamanda Tercüman gazetesinin kültürel faaliyetleri çerçevesinde Polonya Tatarları için Türkçe kurslar düzenlediği hatta bizzat dersler verdiği de bilinmektedir.

Şefika Hanım’ın kadına dair ilk kalem tecrübesi ise 1903 yılında Tercüman gazetesinde yayımlanan makalesidir. Ancak yayıncılık sahasındaki en ayırt edici özelliği Türk kadınının görüş ve duyuş ufkunu genişletmek gayesiyle millî bir kadın mecmuası olan Âlem-i Nisvân (Hanımlar Dünyası)’ı yayın hayatına kazandırmasıdır. Osmanlı Devleti istisna tutulacak olursa Türk Dünyasının ilk kadın dergisi olan Âlem-i Nisvân Tercüman gazetesinin eki olarak Şefika Hanım’ın idaresinde neşredilmiştir. Dergi 1905 yılında yayımlanan numune sayısından sonra 1906 yılından itibaren periyodik şekilde faaliyet göstermiştir. Yazar kadrosu Şefika Gaspıralı’nın yanı sıra 1906 yılında evlendiği Nesib Bey Yusufbeyli ile o dönemde İstanbul’da bir öğrenci olan Genceli Abdullah Sur’dan ibarettir. Ayrıca Şefika Hanım’ın kız kardeşi Nigâr Hanım’a ait şiirlerin bulunduğu dergide Osman Akçokraklı imzalı yazıların mevcudiyeti de söz konusudur. Rusya Türklerinin kadın muhiti arasında kamuoyu oluşturma işlevini dönemin şartları nispetinde gerçekleştirmiş bir yayın olma özelliği taşıyan Âlem-i Nisvân’ın Müslüman Türk kadınının kendisini ve dünyayı tanımasına, kadının kişisel, sosyal ve siyasî gelişimine sunmuş olduğu etkili katkılar söz konusudur.

Şefika Hanım Kırım’ın siyasî tarihinde de iz bırakan bir Türk kadınıdır. Kırım Tatar tarihinin kritik dönemlerinden biri olan ve Türk Dünyası’nın ilk demokratik devleti olan Kırım Ahâlî Cumhuriyeti (1917-1918)’nin kuruluşunda kadın komitelerinin teşkil edilmesi ve Kırım Tatar kadınlarının siyasî faaliyetlerin aktif katılımcıları olması noktasında rehberlik eden hizmetlerde bulunmuştur. Bu dönemde Bahçesaray ve Akmescid Kadın Komiteleri Şefika Hanım başkanlığında yönetilmiştir. Ayrıca 1917 yılının baharında Bahçesaray’da son derece geniş katılımla toplanan bir kadın mitinginin gerçekleştirilmesini sağlamıştır. Öyle ki mitingin yapıldığı tarih Kırım Müslümanları Merkezî İcra Komitesi tarafından Kadınlar Günü ilan edilmiştir. Kırım özelindeki kadın hareketlerinin gelişimi bağnaz fikirli grupların tepkisini çekmiş olsa da başta Şefika Gaspıralı olmak üzere yakın çalışma arkadaşları İlhamiye Toktar, Ayşe İshakova ve Dilara Bulgak’ın faaliyetleri neticesinde çeşitli kazanımlar elde edilmiştir. Bu kazanımlardan belki de en önemlisi insanî haklardan biri olan kadınlara camilere girme hakkının tanınmasıdır. Diğer taraftan söz konusu dönemde Kırım genelinde yapılan Kurultay seçimlerinde Tatar kadınları da seçme-seçilme hakkına sahip olmuşlardır. Şefika Gaspıralı bu seçimlerde birden fazla seçim bölgesinden aday gösterilmiş ve Gözleve’den milletvekili seçilmiştir. Ayrıca Şefika Hanım Kırım Millî Kurultayı’nın ilk oturumunda 76 milletvekilinin katıldığı Başkanlık Divanı seçimlerine de katılmıştır. Seçimler neticesinde Numan Çelebi Cihan, Cafer Seydahmet, Abdülhâkim Hilmi, Hacı Bedrettin Bey ile birlikte Başkanlık Divanı’nın tek kadın üyesi olmuştur. Böylece siyasî kimlik zemininde hem Kırım Tatar tarihinin hem de Türk Dünyası’nın ilk kadını olarak Kurultay celselerinde kadın meselelerini dillendiren önemli bir temsilci olarak tarihî kayıtlara geçmiştir.

 Kız çocuklarının eğitim hayatının içinde yer almasını millî bir ideal olarak ortaya koyan babası İsmail Gaspıralı’nın takipçisi olarak Kız Öğretmen Okulu (Darülmuallimat)’nun müdürlüğünü de yapan Şefika Hanım’ın yaşamı 1918 yılında Numan Çelebi Cihan’ın şehit edilerek Kırım Ahâlî Cumhuriyeti’nin lağvedilmesi ile başlayan ve Kırım’ın Bolşevikler ile Beyazlar arasında mücadele sahasına dönüştüğü kaotik ortamda yeni bir merhaleye yönelmiştir. Önce ayrılmış olduğu eşi Azerbaycan Başbakanı Nesib Bey Yusufbeyli’nin daveti üzerine çocuklarıyla birlikte Azerbaycan’a geçmiştir. Bu dönemde genç Azerbaycan Cumhuriyeti’ne hizmet edebilmek adına Bakü’de Ana Mekteplerine Mürebbiye Kursları’nın müdürlüğünü üstlenerek pedagoji dersleri vermiştir. Aynı zamanda Nesib Bey’in gereksinim duyduğu konularda tercüme hizmetinde bulunmuştur. Hatta Nesib Bey Yusufbeyli’nin Azerbaycan Parlamentosu’nda kadın hakları ile ilgili pek çok meseleyi gündeme getirmesinde Şefika Hanım’ın yönlendirici bir rolü olduğu bilinmektedir. Bu faaliyetler Şefika Hanım’ın Türk kimliğinin bilinciyle hareket ettiğini Kırım ya da Azerbaycan’a hizmet etmek noktasında bir fark görmediğine işaret etmektedir.

Bolşeviklerin Azerbaycan’ı işgali neticesinde 27 Nisan 1920 tarihinde Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’ne son verilmiş ve Nesib Bey Yusufbeyli şehit edilmiştir. Bu dönemde Mustafa Kemal Paşa’nın talimatıyla Bakü’de açılan Büyük Millet Meclisi temsilciliğine Memduh Şevket Bey (Esendal)  görevlendirilmiştir. Şefika Hanım 1921 yılında tanıştığı Memduh Şevket Bey’in yardımıyla çocuklarıyla birlikte Moskova Antlaşması gereği Türkiye’ye iade edilen Türk esirlerini Kars’a teslim edecek olan trenle Türkiye’ye geçmiştir.

1930 yılında Kırım Kadınlar Birliği’ni kurarak başkanlığını üstlenmiştir. Birliğin amacı Kırım Tatar kökenli kadınları bir araya getirerek hem gelenek ve folklorik ögelerin unutulmamasını sağlamak hem de kadınların siyasî ve sosyal katılımlarını organize etmektir. Ancak birliğin en önemli işlevi Kırım Tatarlarının Rusya esareti altında uğradığı haksızlıkları dünya kamuoyuna duyurmak olmuştur. Nitekim Kırım Kadınlar Birliği’nin bu doğrultuda ilgili ülkelere dağıtımı yapılmak üzere çeşitli dillere çevrilerek yayımladığı bildiriler söz konusudur.

31 Ağustos 1975 tarihinde vefat eden Şefika Hanım’ın Türkiye’de geçirdiği yıllara ekonomik sıkıntılar hâkim olmuştur. Yokluk ve çaresizlik durumunda kaldığı uzun bir zaman diliminde aralarında Darüleytam (Çocuk Esirgeme Kurumu) ve Hilal-i Ahmer (Kızılay) gibi kurumların bulunduğu pek çok geçici işte çalışmıştır.

Şefika Gaspıralı Türk kadınının millî ve medeni uyanışının önemli bir sembolüdür. Kadınlara cinsiyet kimliği ekseninde yüklenen geleneksel rol kalıplarının ötesinde niteliklere sahip bireyler olmalarını teşvik eden çok yönlü katkıları bulunmaktadır. Yayıncılık sahasıyla başlayan bu katkıları siyasî faaliyetleri ile birleştirerek babası İsmail Gaspıralı’nın ideallerinin tamamlayıcısı olmuştur.

Başa dön